Nuhuset Ne Demek TDK? Bir Kelimenin Sessiz Hikayesi
Bazı kelimeler vardır, kulağımıza ilk çalındığında yabancı gelir ama içinde sakladığı anlam, yüreğimizin en derin yerine dokunur. Bugün sana böyle bir kelimeden bahsetmek istiyorum: “Nuhuset.” Belki duydun, belki hiç duymadın… Ama emin ol, bu kelime bir ruh hâlini, bir iç sızısını, bir kalp ağırlığını anlatıyor. Gel, bu kelimenin hikâyesine birlikte yürüyelim.
Bir Sabahın Sessizliğinde Başlayan Hikâye
Gün doğmak üzereydi. Pencerenin önünde oturan Elif, kahvesinden bir yudum alırken içini kaplayan o tanıdık hissi yine hissetti. Kalbinde ince bir sızı, gözlerinde belirsiz bir gölge… İşte o an, “nuhuset”in tam da ne demek olduğunu yaşıyordu. Belki adı yoktu o ana kadar, ama TDK’nin tanımı bu duyguyu bir kelimeyle yakalamıştı: “Nuhuset” — iç sıkıntısı, huzursuzluk, daralma hissi.
Elif, nedenini bilmediği bir ağırlıkla nefes aldı. Karşısında, çalışma masasının üzerinde dağınık halde duran notlar, defterler ve bir yarım kalmış mektup… O mektubun muhatabıysa Kerem’di. O, her şeyi çözmek isteyen, mantığıyla hareket eden bir adamdı. Hayatın her sorununa bir stratejiyle yaklaşır, duygulara değil çözümlere inanırdı. Elif’in kalbindeki fırtına, onun için bir denklemden ibaretti; çözülmesi gereken, gerekirse susturulması gereken bir mesele.
Erkeğin Stratejisi, Kadının Sızısı
Bir gün, Elif dayanamayıp Kerem’e “İçimde bir sıkıntı var, anlatmak istiyorum,” dedi. Kerem hemen dikeldi, gözleriyle sorunun kaynağını arar gibi etrafa baktı. “Ne oldu? İş mi, para mı, sağlık mı?” diye sordu. Elif sessizce gülümsedi. “Hiçbiri,” dedi. “Sadece içim daralıyor, sanki dünya üzerime kapanıyor.”
Kerem’in kafasında bir ampul yandı, hemen bir çözüm planı kurdu. “Belki dışarı çıkarız, hava alırız. Ya da spor yaparız, serotonin artar.” Elif onun iyi niyetini biliyordu ama aradığı şey çözüm değil, anlaşılmaktı. O sadece dinlenmek, biri tarafından “Evet, bazen insanın içi nedensizce sıkılır.” cümlesini duymak istiyordu.
Bir Kelimenin Öğrettiği Sessizlik
O akşam Elif, TDK sözlüğünü karıştırırken “nuhuset” kelimesine rastladı. “İç sıkıntısı, huzursuzluk hâli.” O an gözleri doldu. Çünkü nihayet yaşadığı duygunun bir adı vardı. Adını koymak, o duyguyu biraz da olsa anlamak demekti. Ve belki de biraz daha katlanabilmek…
Ertesi gün Kerem’e bir mesaj attı: “Biliyor musun, dün bir kelime öğrendim. Nuhusetmiş adı. Belki de ben sadece nuhuset yaşıyorum.” Kerem bu kelimeyi ilk defa duyuyordu. Hemen araştırdı, anlamını okudu. O anda Elif’in yaşadığı her sessizliği, her uzak bakışı, her derin nefesi anladı. Bazı şeylerin çözümü yoktu; sadece anlaşılmaları gerekiyordu.
Kalpten Kalbe Sessiz Bir Köprü
Kelimenin anlamını bilmek, Kerem’in dünyasını da değiştirdi. Artık Elif’in sessizliğini bir problem değil, bir varoluş hâli olarak gördü. Birlikte sustuklarında, o sessizlikte bile bir anlam vardı. Elif artık daha huzurluydu. Çünkü biri onu “çözmeden” anlamıştı. Bazen bir kelime, iki kalp arasındaki en güçlü köprü olabiliyordu.
Nuhusetin Bizdeki Yeri
TDK’nin sade tanımı, aslında hepimizin ruhunda yankılanan bir gerçekti: Nuhuset, kalbin bir süreliğine daralmasıdır. Hayatın yükü, özlemler, söyleyemediklerimiz, bazen de tam olarak adını koyamadığımız duyguların birleşimidir. Herkesin bir “nuhuset” ânı vardır. Kimimiz kahvede, kimimiz bir şarkıda, kimimiz bir bakışta yakalarız onu.
Belki de önemli olan, o anları bastırmak değil, anlamlandırmaktır. Çünkü her nuhuset, içimizde bir dönüşümün habercisidir. Ve bazen en güzel değişimler, en derin sıkıntıların içinden doğar.
Senin Nuhusetin Ne?
Belki bugün sen de biraz nuhuset içindesin. Belki nedenini bilmiyorsun, sadece içini kaplayan bir ağırlık var. Ama inan bana, yalnız değilsin. Hepimizin kalbinde küçük bir nuhuset barınır. O yüzden şimdi gözlerini kapat, derin bir nefes al ve kalbine sor: “Benim nuhusetim bana ne anlatmak istiyor?”
Yorumlarda senin hikâyeni de okumak isterim. Çünkü belki de hepimizin nuhusetini biraz paylaşmak, biraz anlamak iyi gelir…